Bir gece…
İhanetin planlandığı, devletin damarlarına sızmış bir virüsün harekete geçtiği o karanlık gece.
15 Temmuz 2016
FETÖ denen ihanet yapılanması, milletin ordusunu kendi halkına çevirmeye kalktı.
Mahkeme tutanaklarına geçen ifadelerle, asker kılığındaki teröristler halka doğrudan “ateş edin” talimatı verdi. Bu emirler, artık sadece hafızamızda değil, hukuk kayıtlarında da kara bir leke olarak yer aldı.
Halkın vergisiyle alınan silahlar, halkın üzerine çevrildi.
Hava Kuvvetleri’ne ait savaş uçakları, milletin meclisini bombaladı.
Tanklar, köprülerde genç bedenleri ezdi.
Kendini “hoca” diye pazarlayan bir ihanet şebekesi, 251 vatan evladının canına kıydı; binlercesini sakat bıraktı.
O gece, hedef yalnızca iktidar değil; Türkiye Cumhuriyeti’nin Devleti’nin ta kendisiydi.
Ancak unuttukları bir şey vardı:
Bu milletin diz çökmediği, teslim olmadığı bir tarih vardı arkasında.
Ve o gece, namlulara göğsünü siper eden, silahsızken bile duruşundan ödün vermeyen, süs havuzlarında abdestlerini alıp şehadete yürüyen milyonlar vardı.
15 Temmuz Darbe Girişimi’nin dava dosyalarını incelerken o gece yaşadığımız kâbusun bin katını nasıl atlattığımızı gördüm.
Mahkemelere yansıyan ifadeler, içimize saplanmış bir hançer gibi;
“Kalabalığa ateş açtık.”
“Komutanımız ‘vurun geçin’ dedi.”
“Meclis bombalandığında içeride milletvekilleri vardı.”
Ve o geceye ait asker kıyafeti giymiş teröristlerin kendi aralarındaki yazışma kayıtları…
Bunları yazarken bile insanın yüreği acıyor.
Ama bir yanım da dimdik…
Çünkü o gece bu millet tarihe adını onurla yazdırdı.
Evet, bu sadece bir darbe girişimi değildi.
Bu, emperyal aklın yerli görünümlü maşalarla Türkiye’yi teslim alma hamlesiydi.
Ama başaramadılar.
Bu halkı hesaba katmadılar çünkü…
Çünkü bu millet hangi bayrağın altında doğduysa onun uğruna ölmesini de bilir.
Bugün hâlâ mücadele sürüyor.
Kriptolar, hâlâ kimi yerlerde sinsice varlık göstermeye çalışıyorlar.
Ama şunu iyi bilsinler:
Bu milletin gözü açık, hafızası diri, yüreği hâlâ 15 Temmuz gecesindeki kadar ateşli.
Unutmak yok.
Unutturmak isteyenlere geçit yok.
Affetmek mi? Asla!
Bu kalemler yazdığı sürece, bu millet ayakta olduğu sürece,
bir daha asla ‘vur’ emri alacak bir hain çıkamayacak bu topraklarda.