İnsanın doğasında hata vardır. Hata, öğrenmenin, gelişmenin, olgunlaşmanın en güçlü aracıdır. Bir çocuğun yürümeyi öğrenirken düştüğü her an, aslında gelecekteki adımlarının temeli olur. Aynı şekilde biz yetişkinler de hayatın içinde düşe kalka ilerleriz. Ancak mesele, hatanın kendisi değil; o hatayı fark ettiğimizde ne yaptığımızdır. Çünkü asıl tehlike, hata yapmakta değil, hatada ısrar etmekte gizlidir.
Bir hata, fark edildiğinde dönülmesi gereken bir yoldur. Fakat çoğu insan, “ben yanılmam” duygusuna kapılarak o yolda yürümeye devam eder. Ego, inat, gurur ya da korku… Sebep her ne olursa olsun, hatada ısrar etmek, gerçeği görmek yerine kendi illüzyonunu savunmaktır. Bu da insanı sadece gerçeğe değil, kendine de yabancılaştırır.
Hatada ısrar etmek, bir nevi kendini kandırma sanatıdır. Çünkü kişi, bir noktadan sonra gerçeği görmezden gelmeyi alışkanlık haline getirir. Önce kendini, sonra çevresini, en sonunda da geleceğini kaybeder. Hatalar zincirine her yeni halka eklendiğinde, geri dönüş biraz daha zorlaşır.
Oysa hatayı kabul etmek, bir yenilgi değil; tam tersine bir olgunluk göstergesidir. “Evet, yanıldım” diyebilmek, insana hem özgüven hem de saygınlık kazandırır. Bu cümle, aynı zamanda yeniden başlamanın, doğruyu bulmanın da ilk adımıdır. Tarihe baktığımızda, büyük liderlerin, bilim insanlarının, sanatçıların ortak bir yönü vardır: hatalarını gizlemek yerine onlardan ders çıkarabilmiş olmaları.
Kimi zaman bir yönetici, yanlış bir kararı savunmak için şirketini batırır. Kimi zaman bir siyasetçi, “geri adım attı” demesinler diye bir toplumu yanlış bir yola sürükler. Kimi zaman da bir birey, sırf “haklı çıkmak” uğruna sevdiğini kaybeder. Oysa bütün bu örneklerde ortak bir sonuç vardır: Bir hatayı sürdürmek, onu bin kat büyütmektir.
Hayat, sürekli olarak bizi sınar. Ve her sınavda karşımıza iki seçenek çıkar: “Yanlışta ısrar etmek” ya da “yanlıştan dönmek.” Bu seçim, sadece bir anlık karar değil; karakterimizin aynasıdır. Çünkü insanın olgunluğu, başarılarından değil, hatalarına verdiği tepkiden anlaşılır.
Bugün dönüp baktığımızda, belki birçoğumuz geçmişteki bazı hatalarımızı hâlâ içimizde taşırız. Ama asıl pişmanlık, hatayı yapmış olmakta değil, onu sürdürmüş olmaktadır. Bir hata, ders alındığında deneyim olur; sürdürülürse yıkım.
Sonuçta herkes hata yapar; ama herkes hatasından öğrenemez. Gerçek bilgelik, yanılgının farkına varıp, cesaretle doğru yola dönmektir. Çünkü insanı büyüten şey, hiç hata yapmamak değil; her hatadan sonra yeniden doğrulabilmektir.